24 Nisan 2010 Cumartesi

venedik san marco meydanı



San Marco Meydanı boşken ki sabahın erken saatlerinde boş yakalamak mümkün, öylesine büyük ve görkemli ki insanda yıldızlı gökyüzüne bakmak gibi bir duygu yaratıyor. Ne kadar da küçücükmüşüm diyorsun ve o dönemle bugünün arasındaki yaşamsal ve mimari farklılıkları düşünürken buluyorsun kendini. 


Bir kere korkunç bir çelişki var. Böylesi bir meydanı inşa edenler kutu kadar evlere üstelik de bitişik düzen neden yerleşirler? Bu engin duygudan keyif alanlar o evlerde nasıl daralmazlar?



Meydana bakınca bugün yaşadığımız iç mekânlar gittikçe güzelleşir ve bize hizmet eder hale gelirken dış mekânlarda daha yükseğe çıkmak uğruna feda ettiğimiz güzellik ve estetik anlamsız geliyor.


 Acaba o dönemde insanlar paylaştıkları mekânlarda güzellik ararken bireysel mekânlarına pek aldırmıyor muydu? Bizler bireyselleştikçe paylaşılan yerlerin önemi mi azaldı? Bu gidiş iyiye mi, yoksa kötüye mi?

1 yorum:

  1. güzel bir noktadan yaklaşmışsın. bence bu gidiş kesinlikle kötüye doğru... sadece bireyselleşme ile gelen ortak mekanlara olan özensizlik değil, aynı zamanda gelişen tteknoloji ile birlikte yapılan binaların mimari açısından zevksizleştiğini de söyleyebiliriz. en azından benim düşüncem bu yönde.

    YanıtlaSil